Beri gel daha beri daha beri Bu yol vuruculuk nereyedek böyle? Bu hır gür bu savaş nereyedek? Sen bensin işe, ben senim işte
Ne diye bu direnme böyle? ne diye? Ne diye aydınlıktan kaçar aydınlık? ne diye? Topumuz bir tek olgun kişiyiz bir tek Ne diye böyle şaşı olmuşuz? ne diye?
Zengin yoksulu hor görür, ne diye? Sağ soluna yan bakar, ne diye? İ̇kisi de senin elin ikisi de Peki kutlu ne? kutsuz ne?
Topumuz bir tek inciyiz bir tek Başımız da tek aklımızda tek Ne diye iki görür olup kalmışız iki büklüm Gökkubbenin altında ne diye?
Sen habire gevele dur bakalım, Habire ‘usul boylu birlik çam ağacı’ de Sonu nereye varır bunun, nereye? Şu beş duyudan, altı yönden Varını yoğunu birliğe çek, birliğe Kendine gel, benlikten çık, uzak dur İnsanlara katıl, insanlara İnsanlarla bir ol İnsanlarla bir oldun mu bir madensin, bir ulu deniz Kendinde kaldın mı bir damlasın, bir dane Erkek arslan dilediğini yapar Köpek köpekliğini ede durur Tertemiz can canlığını işler Beden de bedenliğini yapar, bedenliğini
Ama sen canı da bir bil, bedeni de Yalnız sayıda çoktur onlar alabildiğine Hani bademler gibi, bademler gibi Ama hepsindeki yağ bir
Dünyada nice diller var, nice diller Ama hepsin de anlam bir Sen kapları, testileri hele bir kır Sular nasıl bir yol tutar, gider Hele birliğe ulaş, hır gürü, savaşı bırak Can nasıl koşar, bunu canlara iletir