Valizlerimi topladım bu cennetin firarı,
Ölüm gibi, her sabah izlemek binanı,
Ve nasıl rahat edersin, toplayıp bin ahı,
Sen, nasılsa gecelerimin yıldızlı günahı.
Kasılma, rahat ol, gözlerini kaçırma,
Benim de gizleyip de, yüzüne baktığım bir açım var,
Bekleme, bu gece gelemem yar,
Hüzünlü geçmişimle yarım kalan bir maçım var.
Gözlüyorum o yolu, aynı sokak lambasında,
Ben aşkı ciddiye aldım, o hala dalgasında,
Ne güzel gülerdin ki, gülüşün içten olmasa da,
Garipserdim, ucube gözlerinin yanmasını da.
Yağmuru sevdim, yokluğunun hatırası gözlerime,
Git! Ben artık benimsedim…
Bu sahil kenarında hatırlarken geçmişimi,
Hayalet yanaklarına gülümsedim.
Silmeye gücün yetmez adiliğini,
Eskittin iliklerime dek uzattığım şu garip maviliğimi,
Yıkmaya gücün yetmez, “niye?” diye sorma canım,
Unuttun mu bu seven kalbime hep “dağ” dediğini.
Nasıl da acıtıyor, şu “veda” dediğiniz,
Ve bayan, dinmedi hiç, duruyor hala tazeliğiniz,
Ve sanki gitmedin hiç ve sanki bitmedik hiç,
Ve zaten öyle değil mi, yürekten aşk dediğimiz.
Senle bitip senle başlayan bir yer, biraz tutku,
Saçma yangınlar…
Dost kalmak, uzaklaşmak bizden,
Bu kadar soğukken içim nasıl kuraklaşmak ister?
Üşüyorum, keyfim yok…
Kalma, gitme, umurumda değil sevgilim olman,
Bakarsın hayat sokar etkili bir yola,
Yalnızlar bunun adına “belki bir gün” diyorlar.
“Belki bir gün” diyorum, bir düşün,
Çünkü bu aydınlığın çöküşü,
Gece, adına karanlık denecek,
Ve gelecek, gelmeyecek.
Duracak zaman, hatta sonsuza dek susacak kadar,
Dediğim gibi, “çok korkuyorum,
Karanlığı görmemek için gözkapaklarıma resmini örtüyorum.”
Silmeye gücün yetmez adiliğini,
Eskittin iliklerime dek uzattığım şu garip maviliğimi,
Yıkmaya gücün yetmez, “niye?” diye sorma canım,
Unuttun mu bu seven kalbime hep “dağ” dediğini.
Nasıl da acıtıyor, şu “veda” dediğiniz,
Ve bayan, dinmedi hiç, duruyor hala tazeliğiniz,
Ve sanki gitmedin hiç ve sanki bitmedik hiç,
Ve zaten öyle değil mi, yürekten aşk dediğimiz.