Sel almış gözlerimin ferini, tam ortadayım,
Kanımca, sessizliğin yamaçlarından bu merak,
Ankara'nın sisli sabahı, gözlerim bumerang,
Kaçırsam da senden, sana dönecek susarak.
Yol almış vicdanının puslu merceğinden,
Sana bakmak aynı ölüm gibi, farkı yok gerçeğinden,
Ben aynı yerdeyim de tadım yok,
Eskisinden farklı tüneldeyim yine de, şüphem yok geleceğinden.
Sanki farklı gibiyiz şu günlerde dimi?
Bugün aynaya baktığında, kendine sor "kimim?"
Bugün aşkı ölüm, ölümü aşk sanıyor kibir,
Lakin aşkı derde, derdi bana satıyor kimi.
Bugün istersen al be gözüm yoluna feda başımla,
Sen sanıp da, bağrıma bastığım taşım var,
Hasret gidermek zor, bir gözde yaşımla,
Bir gün günbatımında geri dönersem hiç şaşırma.
Okuyabilmek gözlerinden aşkı;
Mevsimlere sormak gibi bir ömrü, git başımdan!
Tozlu bir mektup gibi eski bir yılbaşından,
Şimdi sen tahmin et, yokluğun kaç yaşında?
Ağla biraz, gözlerin tutuşsun,
Bir yangın ol isterim, külleri umutsuz,
Birazcık sen hüzünlen, ses telim ağrıyor, sus!
Ben değilim, kader huzursuz.
Aklımın tam ortasında kaldın,
Sayamadığım kaç sözüne kandım?
Yıllarca kendimi beş metrekareye saldım ve,
Gücün varsa, belimi yerden kaldır.
Utanma, utanma yine bir akşam ez beni,
Nasılsa dönerim evime, vazgeçilmez ezberim,
Bu evde yoksan bile, varsın gibi varsayarım,
Üzülme, yolunda bir tek ölüme "pes" derim.
Şımart beni, kalbine doku,
Sonuçta oynuyoruz günden güne yoku,
Gözlerin sivriliği anımsatıyor oku,
Beni bir kitap say ve sayfalarca oku.
Yıllarda doldum zaten, bardağı taşırma,
Güneşe meydan okursun o sırma saçınla,
Kendimi boş bir kentin hudutlarına gizliyorum,
Bir gün, gün batımında dönersem hiç şaşırma.
Okuyabilmek gözlerinden aşkı;
Mevsimlere sormak gibi bir ömrü, git başımdan!
Tozlu bir mektup gibi eski bir yılbaşından,
Şimdi sen tahmin et, yokluğun kaç yaşında?
Ağla biraz, gözlerin tutuşsun,
Bir yangın ol isterim, külleri umutsuz,
Birazcık sen hüzünlen, ses telim ağrıyor, sus!
Ben değilim, kader huzursuz.