Hiç ağlamazdım ama
Ben ağlarım sen de ağla
Yaptıkların yanına
Kar kalır sanma
Söz vermiştin
Şimdi yoksun
Ayrılığın günahı
Bir tek senin boynuna
Netice belli, yürek yol ayrımında
Bir bardak su içip, yüzümü yıkadım artık
Kapısı açık mapus kadar gözlerinden hür ayrılmak
Teşekkür ederim sana da günaydınlar
Oturdum ve karnım aç değil bu sabah
Bir fincan kahve alıp, salonda hatır saydım
Derin bir nefes çekip atlatırım
Kalemi kağıdı biraz gözyaşıyla, hemen ıslatırım sandım
Öğlen 12'ydi karnım acıktı
Sanarsın kahpeyi hep alnı açıktı
Elime batan paslı tokan canımı acıttı
Değişiklik yarar deyip saçımı kazıttım
Ve akşam üzeri modu boş bir masaya otur
Evin her yerine sinmiş hâlâ kokun
Aşk yıllarca çözemediğim en değerli soru
Ben artık gidiyorum sen kendini koru
Yüzünden ayrı gayrı maske düştü
Üşüttüm yollarında bak bu adama hasta düştü
Stres, uyku, kahvem hep orta üstü
Hak ettiğin gibi gözüme hızlı girip hızlı düştün
Ahşap odamın hatta serin duvarlarımın dert içi
Akşam oldu mürekkebim yaş, yüreğin sel içi
Döneceğim senin için, sen içi kan emici
Varlığın yok edici
Yok oldum ruhumu ovalarken
Kendimi yakaladım, sabrımı kovalarken
Kendimi buldum, yalanlar yaralarla
Yalanlar ağzından çıkmak için yol ararken
Sesimi kıstı suskunluğum bunca sene
Dayandı ayaklarım, tutundum onca sele
Bir kahpe ellerinde umutlarım onca sene
Yazık, saçımı ağarttığım o onca tele
Rast geldi işlerim az geldi sana
Çünkü bir kahpe yaralarını ücretiyle sarar
Arka mahallenin süslü kızı, başka masaya yarar
Aşkı bacak arası sanıyorsan başka yerde ara
Ne gece ama?
Elimde hüzün votkası, dilimde nara
Yangınım sönmedikçe, uzağım bahara
Ağla, ağla gözüm, ağla
Ben ağlarım sen de ağla
Yaptıkların yanına
Kar kalır sanma
Söz vermiştin
Şimdi yoksun
Ayrılığın günahı
Bir tek senin boynuna
Zulüm taşıyla kanatıverdi başımı felek kahpesi
Düşüncemden seni de çaldı, elimde hırsız kellesi
Gık çıkarmaz dilden aciz sessiz Sagopa dilsizi
Vaktim gelir şimşek çakar kırılır dilimin kemiği
Güçlü rüzgar nefesi, selvi dağ tepesini viran etti
Kalp hayat endişesiyle akan zamanı tavaf etti
Gözler sözlerin sertliğiyle yaşa bulanıp ah çekti
Sensiz geçen günlerin kazası yok be sevgili
Saadet yanımdan ayrılmasın, kasvet ağacımı taşladım
Ham meyveler topladım, sessizlik beni dilsiz yaptı
Kalem düşman ellerinde temiz kalbi karaladı
Bu hasret beni yaraladı, Sagopa takvime çentik attı! (ah)
Gönlüm aydın, ruhum yüzüme yuva kuran bir kuş
Kalbim çıkık tıpkı tablocasına duvardan düşük ve tuş
Gözlerim alçak seyirde yüksekler desteksiz uçuş
Ellerim dilimi büker, Sago zor da olsa konuş!